Yaratıcı Drama (Eğitimde Drama) Nedir?

Eğitim bilimlerinde “yaratıcı drama”, “eğitimde drama” ya da kısaca “drama” olarak adlandırılan bu yöntem, katılımcıların kendi yaşam deneyimlerinden hareketle, belirli bir konuyu, düşünceyi veya amacı, bir eğitmen eşliğinde, rol oynama ve doğaçlama tekniklerinden yararlanarak canlandırmalarını amaçlayan grup etkinliği olarak tanımlanabilir (Adıgüzel, 2022, s. 72 vd.). Drama yönteminde, katılımcıların profesyonel oyuncular olmasının gerekmemesi, dış izleyicinin (seyirci) bulunmaması gibi özellikler onu tiyatrodan ayırmakta ve hemen her yaş grubuna yönelik olarak her mekânda eğitim amacıyla kullanılmasını kolaylaştırmaktadır.

Drama yönteminin kullanıldığı dersler kural olarak “hazırlık/ısınma”, “canlandırma” ve “değerlendirme” olmak üzere üç aşamadan oluşmaktadır. Hazırlık aşamasında eğitmen, katılımcıları bilişsel veya fiziksel açıdan dersin konusuna hazırlamak ve merak uyandırmak amacıyla ısınma çalışmaları yürütür. Canlandırma aşamasında ise katılımcılar, konuyla ilgili (örneğin hukuki açıdan çatışmalar barındıran) bir canlandırma yapar. Öğrenciler atölye planına göre öğretim yöntem ve tekniklerinin birçoğunu, örneğin bilgi kartları, uzman mantosu, geriye dönüş, röportaj, donuk imge, rol içinde yazma, senin yerinde olsaydım, toplantı düzenleme, belgesel, bu dağ, afiş tasarlama gibi teknikleri deneyimleme fırsatı bulur. Drama atölyeleri son olarak değerlendirme aşamasıyla tamamlanmaktadır. Bu aşamada, hedeflenen kazanıma ulaşılıp ulaşılmadığına dair geri bildirim alınır. Özellikle ilk test-son test, toplu çizim veya sözlü bildirim gibi uygulamalar, hukuk eğitiminde de değerlendirme aşamasına uygun görünmektedir. Özet olarak yaratıcı drama sürecinde katılımcılar ilk olarak konuya hazırlanır, dikkatleri çekilir; devamında konu hakkında çeşitli çatışma durumları ile karşılaştırılırlar ve canlandırma yaparlar. Son aşamada ise süreci değerlendirir, konu hakkındaki çıktıları şekillendirirler. Tüm bu aşamalar eğitmen rehberliğinde ve grup iş birliğiyle gerçekleşir (Adıgüzel, 2022, s. 82 vd).

Drama ve Hukuk Arasındaki Ortak Noktalar: “Çatışma” ve “Rol Oynama”

Eğitimde drama yöntemi, katılımcılara verilen bir çatışma (dramatik durum) üzerine kuruludur. Katılımcıların yaşantılarından hareketle bu çatışmayı ele almaları beklenir. Normatif bir bilim olarak hukuk alanında da insan iradesinin toplumdaki kurallarla (örf adet hukuku), mevzuatla (yazılı hukuk) veya verilen sözlerle (sözleşme) çatışması sıkça gündeme gelmektedir. Hukuk eğitiminde özellikle haklar ve davalar, bir dramatik durumda yer alması gereken çatışma unsurunu açıkça içermektedir (Bektaş, 2024). Bu nedenle hukuk, drama yöntemiyle işlenmeye ve katılımcıların yaşantılarından hareketle rol oynayarak öğretilmeye uygundur. Hatta hâkim, savcı, avukat gibi rolleri içerdiğinden hukuk, “rol oynamanın” tarihte kendini gösterdiği ilk alanlardandır (Juinziga, 2015, s. 106 vd.). Hukuk eğitiminde bir öğrenci drama yöntemi kullanılarak örneğin bir avukat rolüyle ne kadar çok ön prova yaparsa, hukuki çatışmalarla karşılaştığında önceki yaşantılarından hareketle bunu çözmek için o kadar beceriye sahip olacaktır.

Bunun yanında drama atölyelerinde katılımcılar, nitelikli bir hukukçudan da beklendiği üzere, kendilerine verilen konuyu farklı bakış açılarıyla değerlendirme olanağı bulurlar. Farklı bakışların ortaya konulmasında drama ve tiyatronun teknikleri araç olarak kullanılır; örneğin altı şapka tekniğinde aynı olaya objektif, duygusal, pozitif, negatif vb. yönlerden yaklaşılabilir; yine Stalinavski’nin “magic if” tekniğini deneyimleyen öğrenciler bir hukuki çatışmada “ben bu durumda olsaydım ne yapardım?” ya da “olayda böyle bir fark olsaydı ne değişirdi?” gibi farklı kurgulara dayalı bakış açılarını yansıtabilirler (Stalinavksi, 1989, s. 65 vd.). Yine hukukta olduğu gibi, dramanın beslendiği çocuk oyunlarının biçimsel özellikleri arasında kural, düzen ve yaptırım bulunur (Kayhan, 2006, s. 47 vd.). Bu açıdan konuların oyun ve doğaçlama aracılığıyla deneyimlenmesi, hak ihlallerinde tarafların kendilerini bu kişilerin yerine koyarak uygulamalar yapması, hukukun ve hukuk mantığının öğretilmesinde hedeflenen kazanımlara ulaşmayı sağlayan etkileşimli ve kalıcı bir yoldur. Hatta bunun ötesinde, hukuk fakültesi öğrencilerinin sadece avukat veya hâkim rollerini değil, bir somut olayda mağduru, faili, failin yakınlarını, mağdurun yakınlarını deneyimlemesi de icap eder. Bunun etkili ve uygulanabilir araçlarından biri ise rol oynama ve doğaçlamaya dayalı yaratıcı drama etkinlikleridir.

Yaratıcı Drama Yönteminin Hukuk Eğitiminde Uygulanması

Literatürde Schully-Hill (2010), drama yönteminin pedagojik amaçlarla uzun yıllardır kullanılan etkin ve bilinen bir yöntem olduğu; ancak bu yöntemin hukuk eğitiminde kullanılmasının ise yeterince araştırılmadığı ve az sayıda örneği bulunduğu ifade edilmektedir.

Hukuk fakültelerindeki eğitimde büyük ölçüde göz ardı edilen bu yöntem, olumlu bir örnek olarak Ankara Barosu’nun Çağdaş Drama Derneği ile ortak yürüttüğü 2008 tarihli bir projede, avukatlara yönelik olarak uygulanmıştır. Bu projenin çıktıları arasında da hukuk ve drama arasındaki olumlu ilişkiye yönelik olarak, “… yargıç, savcı ve avukatlarında eğitiminde, en kısa zamanda hukuk fakültelerinde temel yaratıcı drama eğitimlerinin başlatılması” ve “Hukuk fakülteleri, barolar, staj merkezleri ve Adalet Akademisi’nin eğitim programlarının yaratıcı drama atölyeleri ile zenginleştirilmesi” önerileri bulunmaktadır (Acar, 2009).

Atılgan Pazvantoğlu’nun (2021) yine Çağdaş Drama Derneği bünyesinde yürüttüğü bir başka çalışmada da, hukuk fakültesi eğitim programında yer alan Uluslararası Hukuk Dersi’nin her alanında drama yönteminin rahatlıkla kullanılabileceği açıklanmıştır.

Hukukun drama yöntemiyle öğretilmesinin etkin bir yöntem olduğu yönündeki diğer çalışmalara örnek olarak, Kayhan’ın (2006) hukukta anlatıma ve ezbere dayalı bir eğitim yerine yaşantıya dayalı drama yönteminin uygulanmasının bir ihtiyaç ve zorunluluk olduğunu belirtmesi (s. 75); Uyumaz ve Erdoğan’ın (2015) hukukçu eğitimi reformunda, öğrencilerin mesleki alanlara yönlendirilmesini, örneğin avukatlığı hedef alan, hukukî danışmanlık, arabuluculuk, müzakere yönetimi ve uyuşmazlıkların uzlaşmaya dayalı çözümü gibi, drama ile de uyumlu becerilerin öne çıkarılmasını önermesi (s. 480); Antigone/Alkistis vd.’nin (2019), Medeni Kanunu öğretmek ve hukuk okuryazarlığı eğitimini sağlamak için süreçsel dramayı etkin bir yöntem olarak kullanması ve araştırma sonucunda kontrol ve deney gruplarını karşılaştırarak karmaşık hukuk terimlerinin drama ile açıklanmasının faydasına ve hukuk okuryazarlığına giden yoldaki önemine vurgu yapması; Bektaş’ın (2024) Ticaret Hukuku derslerinin öğretiminde drama yönteminin etkisini ifade etmesi; Kıvrak ve Balcı’nın (2012) hukukla doğrudan ilgili insan hakları ve demokrasi bilincinin yeni bir yaklaşım olarak yaratıcı drama ile polislere öğretilmesine ilişkin araştırması bu tespitlerimizi desteklemektedir.

Teorik olarak ortaya konulan bu olumlu verilere rağmen, Türkiye’deki hukuk fakültelerinde tespit edebildiğimiz kadarıyla 2023 yılına kadar hukuk eğitiminin drama yöntemiyle verildiği bir ders veya klinik görülmemektedir. Hukuk fakültelerinin resmi internet sitelerindeki bilgiler dikkate alındığında eğitim programında bu konuda bir ders de bulunmamaktadır. Bu yönde ülkemizde olumlu bir gelişme, 2023-2024 Öğretim yılı Güz döneminde, proje yürütücüsü Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Bektaş tarafından hukuk klinikleri ve yaratıcı drama yönteminin birleştirildiği klinik hukuk dersinde sağlanmıştır. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki hukuk klinikleri bünyesinde, “Drama ve Hukuk Kliniği” adıyla yürütülen bu eğitimde, engelli hakları, adil yargılanma hakkı, çevre hakkı, fikir hakları, mülteci hakları, çocuk hakları konularında temel insan hakları eğitimi hukuk fakültesi öğrencilerine drama yöntemiyle verilmektedir.